Türkiye’ de kredi kartı kullanıcıların sayısı ve harcamaları, 1980’ lerin sonundan başlayarak günümüze kadar giderek artmıştır. Banka ve kredi kartları, kartlı sistemlerin kuruluşu, işleyişi, kart ilişkisinin tarafları, tarafların hak, yükümlülük ve sorumlulukları ile sistemin denetimini sağlayan bütüncü bir hukuksal altyapının oluşumu ancak 2006 yılında, 5464 Sayılı ‘‘Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’’ ile sağlanmıştır. 5464 Sayılı Kanun’un getirdiği en önemli düzenlemelerden birisi de kartın haksız kullanımından dolayı hukuki sorumluluk -kredi kartının kaybolması- (Geçerli bir kartın, sahibinin rızası dışında üçüncü kişi tarafından kullanılmasından doğan hukuki sorumluluk, çalıntı veya kaybedilmiş bir kartın yetkisiz hamil tarafından kullanılması, bunun tipik örneğini oluşturmaktadır).
‘‘Kartın Haksız Kullanılması ve Sigortalanması’’ kenar başlıklı bu hükmün ilk fıkrası, kartın kaybolması ve çalınması halinde kart hamilinin, yapacağı bildirimden önceki yirmi dört saat içinde gerçekleşen hukuka aykırı kullanımdan doğan zararlardan kural olarak belirli bir miktar (yüz elli TL) ile sınırlı sorumluluğunu ön görmektedir. İstisna olarak da, haksız kullanımın, hamilin kastına veya ağır ihmaline dayanması ya da kayıp/çalıntı bildiriminin yapılmaması hallerinde bu sınırın uygulanmayacağını düzenlemektedir. Ağır ihmal ve kast, her bir olayda özel olarak incelenir. Kart sahibinin kalabalık yerde açık olarak unutup ayrılması, kartın üzerine şifrenin yazılması gibi durumlar ağır ihmal sayılmıştır. Bu gibi durumlarda kart sahibinin hukuki sorumluluğu yüz elli TL ile sınırlı olmayıp haksız şekilde karttan kullanım yapan kişinin yaptığı harcamalar ile de sorumlu olacaktır. Bu nokta da kişinin kredi kartının kaybolmasında nasıl bir kusurunun olduğu önem arz etmektedir.
Bu kanunun 12’nci maddesinin ikinci fıkrasına göre de, kart çıkaran kuruluş, yapılacak talep ve ilgili sigorta prim bedelinin ödenmesi koşulu ile kart hamilinin birinci fıkrada belirtilen sorumluluğunun sigortalanmasını sağlamakla yükümlüdür. 5464 sayılı kanunun bu fıkrasında kişinin bedelini ödeyerek bu hakkını sigorta altına alabileceğinden, bu hakkını güçlendirebileceğinden, bahsedilmiştir çünkü kart sahibinin durumu yetkililere bildirmemesi sorumluluğuna yol açmaktadır. Kredi kartının kaybolması gayet zor ve hukuki yardım gerektiren bir konudur.
Kartın kayıp ya da çalıntı durumunu yetkililere bildirmemek kart sahibinin sorumluluğuna yol açmaktadır. Yetkisiz kullanım Borçlar Kanunu md. 49 vd. hükümlerince haksız fiil niteliği taşımaktadır. Bundan dolayı sorumluluk yetkisiz kullananda kabul edilir. 5464 sayılı kanun uyarınca kart bilgilerinin (şifre, kod vb.) kaybolması ya da çalınması durumunda kart sahibi, bildirim yaptığı takdirde, 24 saat içinde gerçekleşen hukuka aykırı kullanımdan doğan zarardan 150,00-TL ile sınırlı olmak üzere sorumludur. (ağır ihmal ya da kast istisnadır.) Yukarıda da kısaca değindiğimiz üzere ağır ihmal halleri her olaya göre değişmekle birlikte 24 saat sınırı kart sahibinin derhal bildirmesi açısından eklenmiştir. Bildirimden önceki 24 saatlik dönem içerisinde yapılan harcamalardan 150,00-TL’lik kısım için kart sahibi, 150,00-TL ‘ yi aşan kısım için kural olarak kartın ait olduğu şirket sorumludur. 24 saatten daha önceki dönemde haksız kullanımdan doğan sorumluluk ise, kural olarak tamamen kart hamiline aittir. İstisna olarak kusurları varsa üye iş yerinin ve/veya kart kuruluşunun da sorumluluğu gündeme gelebilir. Örneğin: YARGITAY 13. H.D. 27.02.2007 tarihli kararında, kart hamili, çalıntı bildirimini, harcama yapıldıktan(çalındıktan) iki gün sonra bildirmiş olmasına ve hamil, kart limiti içerisinde sorumluluğu üstlenmesine rağmen, bankanın, limit aşımı yapılarak gerçekleştirilen harcamaya provizyon vermiş olması nedeniyle, limiti aşan kısım için borçlu olmadığının tespitini talep etmiş, yüksek mahkeme, limiti aşan kısma provizyon vermekle bankanın kusurlu olduğunu kabul etmiştir. Bahsedilmek istendiği üzere bankanın işleminin hatalı olabileceği ve kişinin bankanın kusurlu eyleminden dolayı bankadan kusuru oranında bir bedel talep edebileceği açıktır.
Banka veya kredi kartlarının hukuka aykırı kullanılması suretiyle bankaların veya kredi kartı sahiplerinin zarara sokulmasını, bu yolla çıkar sağlanmasını önlemek ve failleri cezalandırmak gerekçesiyle 5237 sayılı TCK 245’inci maddesi kaleme alınmıştır. Kredi kartı kullanımının yaygınlaşması kredi kartı aracılığıyla işlenen suçlarda artış olması, uygulamada farklı yargısal kararların çıkmış olması, bankacılık sisteminin de korunması amacı göz önüne alınarak 5237 sayılı TCK’da banka ve kredi kartları ile işlenen suçlar bağımsız bir suç tipi olarak düzenlenmiştir.87 Bu Kanunda banka veya kredi kartı suçları “Bilişim Alanında Suçlar” olarak nitelendirilmiştir.
Daha fazla ayrıntı ve danışma için alanında uzman avukatlarımız ile irtibata geçerek Bankacılık Hukuku ve Tüketici Hukuku konularında bilgi alabilirsiniz.