Türk Medeni Kanunu gereğince, eşlerin evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmesi beklenmektedir. Çocuk sahibi olmakta evli çiftlerin birçoğunun genel olarak bir tercihidir. 4721 sayılı TMK madde 185’de “Evliliğin Genel Hükümleri” bölümünün ilk hükmüdür. Evlilikten doğan hak ve yükümlülükleri genel olarak düzenleyen hükümdür. Bu hükme göre; “Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar” denilmiştir.
Evli çiftlerin, yaşamında çocuk sahibi olmak istemeleri önemli bir karardır. Bu hak, insan haklarından kaynaklanmakta olup her bireyin çocuk sahibi olup olmamaya karar verebilme hakkından, üreme hakkından kaynaklanmaktadır. Evlilik kurumunda ise eşlerin çocuk isteyip istemediklerine beraber karar vermeleri gerekmektedir. Ancak evlilik hayatındaki bazı durumlar nedeniyle eşlerden biri ıslarla çocuk sahibi olmak isterken diğer eş bunun tam tersi olarak çocuk sahibi olmak istemeyebilir. Bu durum taraflar arasındaki olayların farklı boyutlarına gelmesine neden olmakta olup eşlerin boşanma kararı almasına karar vermelerine dahi neden olmaktadır.
Yüksek mahkeme, bir boşanma davasında bu hususla ilgili olarak emsal bir karara imza atmıştır. Bu kararda, evlilik birliği içerisinde eşlerden birinin çocuk istememesinin boşanma davasında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi karar metninde ‘’… davacı-karşı davalı erkeğin makul bir sebep olmaksızın çocuk istemeyerek kusurlu olduğu sabittir.’’ hükmüne yer vererek çocuk istemeyen davacı-karşı davalı erkeğin boşanmaya sebep olduğu olaylarda kusurlu olduğunu belirtmiştir.