Türk örf ve adetleri gereği çiftler sadece birbirleri ile değil aileleri ile de evlenirler. Bu sebeptendir ki çok sık vakit geçirilir ve özellikte bayramlar gibi özel günlerde evler kalabalıktan dolup taşar. Bugün özellikle birlikte yaşayan, kalabalık ailelerde sıklıkla karşılaştığımız kayınvalide- gelin tartışmalarının kusur boyutu ile eşe sadakatsiz davranışta bulunmanın kusur boyutunu birlikte ele alacağız.
Boşanma davalarında kadın ve erkek her iki tarafta belirli oranda kusurlu davranışa sahip olurlar, bir tarafın kusursuz olduğu haller oldukça azdır. Türk Medeni Kanunu Madde 166’da düzenlenen boşanma sebeplerinden olan ‘evlilik birliğinin temelinden sarsılması’ genel boşanma nedeni olup sonucunda hükmedilecek olan nafaka, maddi ve manevi tazminat talepleri eşlerin kusur durumları gözetilerek belirlenir.
Her evliliğin kendisine göre bir dinamiği olmasından bahisle, eşlerin birbirlerine olan davranışları ayrı ayrı değerlendirilerek bir kusur belirlenmesi yapılmalıdır. Kusur dereceleri; “kusursuz, az kusurlu, eşit kusurlu, ağır kusurlu veya tam kusurlu eş” olarak ele alınarak değerlendirilir ve akabinde eşlerin kusur durumlarına göre boşanma neticesinde birbirlerinden talep etmiş oldukları hususların haklılığı değerlendirilir.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2647 E. 2021/1161 Karar sayılı ilamında; eşinin annesine küfür eden ve eşine sadakatsiz davranışlarda bulunan kadının hareketlerinin, eve sık sık alkollü gelen erkeğin davranışındansa daha ağır kusurlu olduğu kanısına varmış olup nihayetinde kadının yoksulluk nafakası istemini reddetmiştir.
Aile Hukuku kaynaklı tüm soru ve sorunlarınız için alanında uzman avukatlarımıza danışarak bilgi edinebilirsiniz.