Ziynet eşyası, sadece kadına mahsus bir eşya gibi düşünülmemelidir. Kocanın değerli hediyeleri de ziynet eşyası olarak nitelendirilmekte yani sadece kadına özgü bir kavram değildir. Aile hukukunun evlilik ve boşanma konuları arasına giren eşya davalarından olan ziynet eşya davası eşlerden biri için diğerine yani kadın eş için kocaya ya da ziynet eşyasını elinde bulunduran birlikte hayat sürdürülen 3. Kişilere karşı da açılabilmektedir.
Evlilik birliği içerisinde kadına ait olan ziynet eşyaları yani takılar vb. çeşitli amaçlarla bozdurulup ev ihtiyacı için harcanmış olabilir. Örneğin; evin geçimi ve giderlerini karşılamak amacıyla kadına ait olan ziynet eşyalarının bozdurulup bu amaç doğrultusunda kullanılması gündeme gelebilir. Eğer ki kadının aile giderleri ve evin genel giderleri için bozdurulan bu ziynetlerini kadının geri istememek üzere kocaya verdiğine dair bir delil yoksa kadın ziynet davası açmakta haklı olacaktır. Kadının açık rızai şartı söz konusudur yani kadının rızası yoksa ziynet eşyası davası gündeme gelecektir. Aksi halde kadının kadının ziynetleri eşine bağışladığı ve ev ihtiyaçları için harcanmasına rıza göstermiş olacağı düşünülecektir. Yani koca ziynet eşyalarının kendisine iade edilmemek üzere verildiğini kadının isteği ve rızası içinde gerçekleştirildiğini ve bu doğrultuda bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı tarafça kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarının iadesinden kurtulacaktır. Diğer taraftan ziynet eşyalarını talep eden kadında, kocası tarafından ziynet eşyalarının zorla elinden alındığını, rızası olmadan bozdurulup harcandığını ispat külfeti altındadır. Genel olarak özetleyecek olursak her ne amaçla olursa olsun yani ev giderleri için önemli bir konuda veyahut sağlık giderleri gibi önem arz eden durumlarda ziynet eşyaları bozdurulup kullanılsa dahi kadının açık rızası yoksa koca bunları tazmin yahut iade ile mükelleftir.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2013/12581 K. 2013/26114 sayılı ve 12.11.2013 tarihli kararında ‘’…Toplanan delillerden; davacı kadına düğünde takılan ve kişisel eşya niteliğinde bulunan ziynet ve takıların davalı koca tarafından bozdurulup harcandığı ve kadına iade edilmediği kanıtlanmıştır. Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı olur. Bu durumda, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde koca almış olduğu ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Somut olayda ise; davacı kadına ait olduğu anlaşılan dava konusu altınların evliliğin devamı sırasında davalı koca tarafından bozdurularak evin ihtiyacı için harcandığı davalı yanca kabul edilmiştir. Evin ihtiyacı için bozdurulan ziynet eşyalarının rıza ile ve iade şartı olmaksızın verildiğini davalı koca ispatlamak zorunda olup; somut olayda davacının ziynet ve takıları iade şartı olmaksızın verdiğini davalı koca ispat edemediğinden, ziynetlere yönelik iade koşulları oluşmuştur. Davacı kadının ziynet ve takılara yönelik davası nedeniyle kocanın beyanında varlığını ve bozdurulduğunu ikrar ettiği 7 adet 22 ayar bilezik, 2 adet tam altın ve 63 adet çeyrek altın hakkındaki talebin de kabulüne karar verilmesi gerekirken, bunlar hakkındaki isteğin reddi doğru olmamıştır…’’
Yukarıda yer verilen yüksek mahkeme kararından da anlaşıldığı üzere; evlenme sırasında kadına kimin tarafından takıldığında ayrım gözetmeksizin kadına bağışlanmış sayılacağı ve onun kişisel malı olacağından bahsedilmiştir. Bu sebeple ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere, kadının rızası ile kocaya verildiğinin ispatı gereklidir. Koca, kadına ait olan ziynet eşyalarını kadının rızası olmadan bozdurup ne amaçla olursa olsun harcadığında bu ziynet eşyalarının iadesi ile mükelleftir.