Evlenecek kimseler bunu bir düğün merasimi ile eş, dost ve akrabalarına duyururlar. Bu toplumumuzun örf ve adetlerinde yer alan merasimlerden sadece bir tanesidir. Diğer yanda yine örf adet olarak ise eş, dost ve akrabalar katıldığı düğünde taraflara hediye olarak altın, saat, para gibi ziynet eşyaları olarak adlandırdığımız takı takmaktadır.
Bu ziynet eşyaları maddi değeri yüksek olan varlıklar olup ilk başta taraflar arasında herhangi bir probleme sebebiyet vermese de, boşanma davaları sırasında ziynet eşyalarının iadesi olarak adlandırılan bir müessese karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu ziynet eşyalarının kime ait olduğu ve iadesinin nasıl gerçekleşmesi gerektiği yönünde kanunlarımızda bir madde hükmü bulunmamaktadır. Ancak yüksek mahkeme içtihatları bu husus ile ilgili olarak son döneme kadar birbiri ile görüş ayrılığı içerisinde olsa da son kararlar ile ziynet eşyalarının kime ait olduğu hususu açık olarak belirlenmiştir.
Yargıtay, düğünde takılan ziynet eşyalarının; kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına takılmış sayılacağına ve artık kadının kişisel malı olduğuna hükmetmiştir. Bilindiği üzere, kişisel mallar boşanma sırasında mal rejiminin tasfiyesine konu edilemeyecek mallardandır.
Yüksek mahkeme karşısına gelen bir somut olayda da, erkeğin düğünden sonra takılan ziynet eşyalarını alıp kendi bekârlık döneminden kalma borçlarını ödemesinin ziynet eşyalarının iadesini gerektirdiğine hükmetmiştir(Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/7410 E., 2017/17097 K. sayılı kararı).
Bu nedenledir ki, düğünde takılan ziynet eşyaları erkek tarafından herhangi bir amaçla tüketilirse boşanma sırasında kadın tamamını talep edebilecektir. Ancak bu hususların da tarafların iradeleri açısından dikkat edilmesi gereken hususlar olup bu nedenle boşanma davaları ile ilgili avukatlardan hukuki destek alınması hak kayıplarını önlemek için zaruridir.