Evlilik birliğinin temel amacı elbette ki her iki eş için de aile kurmak olmalıdır. Eşlerin aile kurmak dışında farklı bir amaç üzerine evlenmesi kusur olarak karşımıza çıkar. Türk Medeni Kanunu kapsamında boşanma aşamasında tarafların davranışları kusur derecelerine ayrılarak ele alınır. Ağır kusur tanımı genellikle; sadakat yükümlülüğüne aykırılık, psikolojik, ekonomik, cinsel ve ekonomik şiddet olarak karşımıza çıkar.
Kusurun önemi ise boşanma davasının açılabilmesi, nafakaya hükmedilebilmesi bununla beraber maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi ve miktarı açısından oldukça önem taşır. Türk Medeni Kanunu kapsamında ağır kusurun doğurduğu en önemli sonuçlardan birisi, kusuru ağır olan tarafın boşanma davası açamamasıdır. Bununla beraber ağır kusurlu eş nafaka alamaz ve lehine maddi-manevi tazminata hükmedilmesi söz konusu olamaz.
Ayrıca ağır kusurlu olan eş, şayet şartlar yerine gelmiş ise karşı tarafa tazminat ve nafaka ödeme yükümlülüğü altına girecektir. Bu sebeptendir ki evlilik birliği sona ererken hangi tarafın kusuru olduğunun bilinmesi ve bu kusurun derecesinin saptanabilmesi önemlidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2022/2863 E. 2022/4926 K. sayılı ilamında vermiş olduğu karar neticesinde kadının borçlarını ödetmek amacı ile evlenmek istemesi de ağır kusur olarak değerlendirilen hususlar arasında yerini almış olup, kadın eş şayet bu sebeple evlilik gerçekleştirirse yukarıda belirtilen sonuçlar ile karşı karşıya kalacaktır.
Aile Hukuku kaynaklı bu ve buna benzer tüm soru ve sorunlarınız için internet sitemizde yer alan iletişim numarasından bize ulaşabilirsiniz.