İş ilişkisinin devam ettiği sırada bazı davranış ve tutumların yapılması ve/veya bazı durumların oluşması nedeniyle iş sözleşmesinin herhangi bir bildirim yapılmasını veya fesih ihbar süresinin dolmasını beklemeden derhal fesih yapılabilmektedir. İşte bu gibi durumlar haklı fesih nedenleri olarak adlandırılmaktadır. 4587 sayılı İş Kanunu’nun 25. Maddesinde işverenin haklı nedenle derhal fesih hakları düzenlenmiştir. Mevcut düzenlemeye göre; bir iş sözleşmesinin süresi belirli olsun veya olmasın işveren, işbu kanunun 25. Maddesinde sayılan vaziyetlerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin derhal tek taraflı olarak feshedebilir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun işverenin haklı nedenle iş sözleşmesinin derhal fesih hakkını düzenleyen 25. Maddesinin II-g bendinde şöyle yer almaktadır; ‘’işçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü yahut bir ayda üç iş günü işine devam etmemesi’’ .
İşçi tarafından yukarıda bahsedildiği şekilde bir tutum içerisinde davranıldığı takdirde işverenin iş sözleşmesini haklı nedenle ve derhal feshedebileceği aşikârdır. Belirtmekte fayda var ki, işverenin devamsızlık sebebiyle haklı nedenle fesih hakkını kullanabilmesi için öncelikle işçinin, işe gelmediği bu süreçler içerisinde çalışma borcu olmalıdır. Eğer ki, işçinin o esnada çalışmasını gerektirmeyen bir hal mevcut ise, tatil, rapor, grev, gibi o halde ki işçinin devamsızlığı iş sözleşmesinin feshi için haklı bir gerekçe değildir. Böyle bir durumda iş sözleşmesini fesheden işveren haksız fesih yapmış olacaktır.
Yargıtay’ın 12.03.2012 tarihli bir kararına bu nokta da değinmemiz gerekecektir. İş Kanunu’nun m. 25/II g bendinde yer alan ardı ardına iki işgünü devamsızlık düzenlemesini farklı şekilde yorumlamıştır. Şöyle ki; ‘’işçinin devamsızlık yaptığı işgünlerinin arasına, işe gelmesinin beklenmediği/gerekmediği başka günlerin girmesi halinde dahi, devamsızlığın ardı ardına olduğunu kabul ederek iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedenle feshedilebilir.’’ şeklinde karar vermiştir. Bu nedenle bu gibi durumlara dikkat etmekte fayda görülmektedir.
YARGITAY 9. HD 09.05.2008 tarihli, 2007/16956 E. 2008/11983 K. Sayılı ilamında ‘’…işçinin işe devamsızlığı, her durumda işverene haklı nedenle fesih hakkı vermez. Devamsızlığın haklı bir nedene dayanması halinde, işverenin derhal ve haklı nedenle fesih imkanı bulunmamaktadır.
YARGITAY 9. HD 2011/9842 E. , 2013/13792 K. Ve 08.05.2013 tarihli ilamında ‘’…işçinin hastalığı, aile fertlerinden birinin ya da yakınlarının ölümü veya hastalığı, işçinin tanıklık ve bilirkişilik yapması gibi haller işe devamsızlığı haklı kılan nedenlerdir. Mazeretin ispatı noktasında, sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece özel sağlık kuruluşlarından alınan raporlara da değer verilmelidir.
Yukarda anılan yüksek mahkeme kararları gereğince anlamaktayız ki işçinin devamsızlık yapması her durumda işverene işçinin iş sözleşmesini derhal fesih imkânı vermez.
İşveren tarafından bu hususlar dikkate alınmadan işten haksız şekilde çıkarılan işçinin bu feshe karşı açabileceği davalar işe iade davası ve bu feshin haklı bir fesih olmadığı yani haksız bir şekilde işten çıkarıldığının tespiti neticesinde de kıdem tazminatı ve diğer işçi alacakları için açabileceği işçi alacak davasıdır.
İşe iade davası açma süresi, işverenin fesih bildiriminin işçiye tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde arabulucuya başvurmak zorundadır. Kanun koyucu bu noktada zaruri bir dava ön şartı koymuştur arabulucuya başvurmadan böyle bir dava açılamaz. Eğer arabuluculuk görüşmeleri sonrasında bir netice alınamaz yani işçi ve işveren anlaşamaz ise son arabuluculuk tutanağının düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde de iş mahkemesinde dava açılması gerekmektedir. Sözleşmesi bu şekilde sonra erdirilen işçilerimizin, alanında uzman İş Hukuku avukatlarımızdan destek almak için hukuk büromuzu aramaları ve irtibatta kalmaları yeterlidir.