Arabuluculuk, özel hukuk uyuşmazlıklarında tarafların, özgür iradeleriyle seçtikleri konusunda uzman ve tarafsız bir üçüncü kişi hakemliğinde, henüz uyuşmazlık yargıya taşınmadan önce veya açıldıktan sonra yargılama sürecinde başvurdukları bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Arabuluculuğun amacı, uyuşmazlığın mahkeme dışında, hızlı ve kesin olarak çözülmesini sağlayan bir kurumdur.
Arabuluculuk hukuk sistemizde ‘’zorunlu arabuluculuk’’ ve ‘’ihtiyari arabuluculuk’’ olmak üzereikiye ayrılmıştır.
Zorunlu arabuluculuk, bazı hukuki uyuşmazlıklar için mahkemede dava açılmadan önce yapılması zorunlu olan dava şartı olan bir işlemdir. Yani eğerki arabulucuya gitmeden dava açılırsa, dava şartı yokluğu nedeniyle dava reddedilir.
Arabuluculuk, ticari uyuşmazlıklarda dava şartı olarak karşımıza çıkmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesinde düzenlenmiş olup “Bu Kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmünü içermektedir. Kısacası, Ticaret Kanunumuzdan kaynaklanan uyuşmazlıklarda henüz dava açılmadan önce arabuluculuk müessesine başvurulması dava şartıdır.
Nitekim, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/6323 E., 2022/8692 K. ve 10.11.2022 tarihli ilamında, ‘’Tacirler arasındaki ticari nitelikteki kira sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davası dava şartı arabuluculuk kapsamındadır’’ diyerek tacirlerin birbiri ile ticari amaçlı olarak yaptıkları kira akitleri ile ilgili olan uyuşmazlıklarda, uyuşmazlığın mahkemeye taşınmadan önce arabuluculuğa taşınması gerektiğini ifade etmiştir.