Evlat edinilen çocuğun anne-babasının rızasının alınması evlat edinme kararının olmazsa olmazıdır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 309;evlat edinme küçüğün ana ve babasının rızasını gerektirir şeklinde hükmetmiş olup bunu bir şekle de bağlamıştır. Öyle ki, küçüğün ana ve babası tarafından gösterilecek olan rıza küçüğün veya ana ve babasının oturdukları yer mahkemesinde sözlü veya yazılı olarak açıklanarak tutanağa geçirilecektir. Verilen bu rıza, küçüğü evlat edinecek olan kimselerin adları belirtilmemiş veya evlat edinenler henüz belirlenmemiş olsa dahi geçerlidir.
TMK’ da ki mevcut düzenleme gereği evlat edinmede küçüğün anne-babasının rızasının aranması bir şart, zaruri bir durum olarak gözükse de istisnaları mevcut olan bir düzenlemedir. TMK 311’ de ‘’rızanın aranmaması’’ başlıklı madde hükmü bize bu istisnai halleri açıklamaktadır. Şöyle ki şu hallerde evlat edinenin ana ve babasının rızası aranmaz; anne ve babasının kim olduğu bilinmiyorsa veya uzun süreden beri nerede oturduğu bilinmiyorsa veya anne ve babası ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksun bulunuyorsa veya anne ve babası küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yeterince yerine getirmiyorsa küçüğün anne ve babasının rızası aranmaz
TMK 312. maddesi gereğince ise şunu görüyoruz ki küçük gelecekte evlat edinilmesi amacıyla bir kuruma yerleştirilir ve ana ve babadan birinin rızası eksik olursa, evlat edinilen küçük veya bu hukuki duruma aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yetiştirme yurduna yerleştirilmesinden önce oturmuş olduğu yer mahkemesi bu rızanın aranıp aranmasına karar verecek olan merciidir. Diğer hallerde, bu konuda ki karar evlat edinme işlemleri sırasında verilecektir.
Ana ve babadan birinin küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yerine getirmiyorsa yani çocuğun bakımını, beslenmesini, yaşamı için zaruri olan şartları sağlamıyorsa rızasının aranmaması halinde buna ilişkin karar kendilerine yazılı olarak bildirilir.
Evlat edinilen küçük ayırt etme gücüne sahipse kendisinin rızasının aranması gereklidir. Üstelik Türkiye’nin de tarafı olduğu Lahey Sözleşmesi’nde de evlat edinme işlemlerinde çocuğun rızasının önemine ayrıca vurgu yapılmıştır. Ayırt etme gücüne sahip küçüğün kendi rızası yerine yasal veya iradi temsilcisi rıza açıklamasında bulunamaz bulunsa dahi de geçersizdir. Küçüğünün rızasının alınması şarttır. Ancak evlat edinilen velayet altında olmayıp vesayet altındaysa ayırt etme gücüne sahip küçüğün rızası tek başına yeterli olmayıp vasi ve vesayet dairelerinin iznine başvurulmaktadır. Bu izni evlat edinilen küçüğün yerleşim yerinde ki vesayet daireleri verir. Vasinin rızasının yanı sıra Sulh Hukuk Mahkemesi’nin izni ve Asliye Hukuk Mahkemesi’nin onayı sonucunda vesayet altında bulunan kişinin rıza şartı da yerine getirilmiş olacaktır.