Hukukumuzda kural olarak, bir kimsenin cezalandırılması için, verilecek cezadan sorumlu olabilmesi için meydana gelen zarardan kusurlu olması gerekmektedir. Buna karşın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunumuz’ da gerekse de özel kanunlar ile bazı durumlara özel olarak kusursuz sorumluluk ilkesi benimsenmiştir. Bu yönden depremzede vatandaşlar meydana gelen zararlarını; inşaat müteahhidi, statik proje sorumlusu, şantiye şefi, inşaat mühendisi, mimar, yapı denetim şirketi yetkilileri ve fenni mesulden talep edebilecektir. Depremzede vatandaşlar tarafından ikame edilecek davalarda yapılacak incelemeler neticesinde bu kişilerin sorumluluğu ve kusur durumları ortaya çıkacaktır. Özel hukuk bakımından ve maddi tazminat davaları yönünden vatandaşların bu kişilerden talep hakları saklıdır.
Deprem nedeniyle yıkılan binaların maddi tazminat yönü dışında bir de ceza hukuku dolayısıyla gündeme gelecek hususlar bulunmaktadır. Ceza hukukumuzda taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde; TCK’nın 61/1. ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle, aynı kanunun 3/1. Maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olması gerekmektedir.
Bilindiği üzere, Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği mevcut olup yürürlükte ki bu kurallara uygun bir inşaat yapmak, yaptırmak bakımından dikkat ve özeni göstermeyen, binadaki malzeme ve donatı yetersizliklerini denetlemeyen, bu nedenle deprem bölgesindeki binanın tamamen çökmesine neden olan taahhütnameyi veren fenni mesul mühendis, inşaat ustası, bina sahibi ve müteahhit bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme suçu nedeni ile cezalandırılacaktır.
Nitekim, Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2020/12133 E., 2022/10714 K. sayılı ilamında da ‘‘kalitesiz malzeme kullanımı sebebiyle binanın depremde yıkılmasında, taahhütnameyi veren fenni mesul mühendis, inşaat ustası, bina sahibi ve müteahhit bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme suçunu işlemiştir.’’ denilmiştir.